Sağlık sektöründeki hızlı gelişmeler, birçok hastalığın tedavisini daha etkili hale getiriyor. Ancak, böbrek yetmezliği gibi kronik rahatsızlıkların artışı da dikkat çekiyor. Diyaliz hizmetlerine olan ihtiyaç, her geçen gün daha da yükseliyor. Bu makalede, diyalize olan ihtiyacın artışını tetikleyen faktörleri, Türkiye ve dünya genelindeki hasta sayısını, ve bu hastaların ne sıklıkla diyaliz cihazına bağlanması gerektiğini inceleyeceğiz.
Böbrek yetmezliği, vücuttaki atık maddelerin ve fazla sıvının temizlenemediği bir durumdur. Bu nedenle diyaliz, böbrek fonksiyonlarını yerine getiremeyen hastalar için hayati bir öneme sahiptir. Son yıllarda, kronik böbrek hastalığı ve diyabet gibi faktörlerin artması, diyaliz hizmetlerine olan ihtiyacı artırmıştır.
Boğaziçi Diyaliz Merkezi tarafından sunulan verilere göre, Türkiye’de diyalize olan ihtiyaç, her yıl artarak devam ediyor. Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de 2020 yılında 120 binden fazla hasta diyaliz tedavisi alıyor. Bu rakamın her yıl artması, kronik hastalıkların ve yaşlanma nedeniyle böbrek fonksiyonlarının azalmasıyla ilişkilendirilmektedir.
Türkiye’deki durumun yalnızca bir yansıması olduğu unutulmamalıdır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, dünya genelinde 2020 yılında yaklaşık 2.6 milyon kişi diyaliz tedavisi alıyordu. Bu rakamın da her geçen yıl arttığı görülmektedir.
Diyalize olan ihtiyaç arttıkça, hastaların ne sıklıkla tedaviye tabi tutulması gerektiği de önem kazanıyor. Kronik böbrek yetmezliği olan hastalar genellikle haftada üç kez diyaliz cihazına bağlanmaları gerekmektedir. Bu, vücutlarında biriken atık maddeleri ve sıvıyı düzenli olarak temizlemelerini sağlar. Her bir seans, genellikle 3 ila 4 saat arasında sürer.
Diyalize olan artan ihtiyacın arkasında çeşitli faktörler bulunmaktadır. Öncelikle yaşlı nüfusun artması, böbrek fonksiyonlarının doğal olarak azalmasına neden olur. Ayrıca, diyabet, hipertansiyon gibi kronik hastalıklar da böbrek fonksiyonlarını olumsuz etkileyerek diyaliz ihtiyacını artırabilir.
Diyaliz, hastaların yaşam kalitesini artıran bir tedavi yöntemi olsa da, uzun süreli tedavi gereksinimi hastaları ve sağlık sistemini zorlayabilir. Bu nedenle, diyabet, hipertansiyon gibi risk faktörlerini yönetmek ve sağlıklı yaşam tarzını benimsemek, böbrek hastalığı riskini azaltabilir.
Diyaliz hizmetlerine olan ihtiyaç, kronik hastalıkların artması ve yaşlanma gibi faktörlerden kaynaklanmaktadır. Türkiye ve dünya genelindeki hasta sayıları, bu ihtiyacın her geçen gün arttığını göstermektedir. Halk sağlığı bilinci ve erken tanı önemli rol oynayarak, böbrek hastalığına bağlı komplikasyonların önlenebilmesine yardımcı olabilir.